7 Haziran 2007

Dinlediğimizi Anladık mı? #2


Merabaayın sevgili müziksever insan evlatları. Bugün sizlerle biraz, okyanusların ötesinde kültürsüzlükten ve dejenerasyondan gözü dönen fat niggar ass shaker 'ların diyarı Yuesey'den çıkma şarkılara değinesim var. Bildiğiniz gibi, pazarlamada en önemli hususlardan biri ambalajdır. Ambalaj dedimse yabancı kökenden gelen bir kelime olduğunu da hatırlatmam gerekir. Ambalaj, Fransızca "Am Balagé" yani "ambele etme sonucu ortaya çıkan görüntü"den gelir. Bundan yola çıkarak, 5 tane üniversite çağında pırlanta gibi genç kızı alıp; önce son moda kıyafetlere bürüyüp, sonra onları tecavüze uğramış formatında yırtarak, çeşitli kozmetiğe (kozmetik, anglo-saxon kökenli bir kelime evet) batırıp çıkararak video setine saldığınız vakit, bu bir Amerikan pazarlaması olur. Daha sonra çeşitli medyasal aktivitelerde mulanrujvarî danslarla süslenmiş seksi tabir edilen (seksi, sek kelimesinden önegelir. sek, yani susuz-katıksız; kullanılışına göre kıyafetsiz vs.) şovlarla ise, bu bir Amerikan Rüyası olur. Çeşitlerle arttırabiliriz. İşte şimdi bunun fevkalade örneği olan Pussycat Dolls'un şarkısına bakalım:
(Pussycat Dolls = Pisuvar Kedileri)
Don't Cha (donpaça !)
Ok (ahh)
Yeahh (ahh) (evrensel kökenli kelimeler üzerine eğitim almadım, üzgünüm)
Oh, we about to get it just a lil hot and sweaty in this mu'fucka (oh, baby) (oh, sıcak ve terli bir orospu çocuğu üstüme saldırdı !)
Ladies let's go (uhh) (leydiizencentılmının)
Soldiers let's go (dolls) (solcırzensitizınts) (?)
Let me talk to y'all and just you know
Give you a little situation... listen (fellas) (şimdi beni iyi dinleyin, size bir diyeceğim var, bak dinle, sen, uzun saçlı)
Pussycat Dolls
Ya see this shit get hot (sıcak boka basılmaz)
*bu saçma bir yere gidiyor ama.. nakarata geçelim*
Don't cha wish your girlfriend was hot like me? (benim gibi donpaça bir sevgilin olsun istemen mi? sıcak sıcak?)
Don't cha wish your girlfriend was a freak like me? (kim ister bunu be? laf !)
Don't cha
Don't cha

Genel çerçevesiyle anlamanızı istedim ki, bu kategoride şarkıların anlamını bilmeniz gerekmiyor sevgili okurlar. Okumaz olaydınız. Zaten adamların genel felsefesine aykırı düşen ("Anlamak az et yiyen barış yanlılarının işidir." ) şu araştırmayı müsaadenizle sonlandırıyorum. Öperim.

Çeviren - Dolayan:
Devriye Dokuzsekizlik

Desture Hanım ile Hastrolocik Saatler #15


07.06.07 ve 12:20'den hepinize böğürtlenli pasta kokulu ve kendince ıslak öpücükler bebeğim. Desture ben.
12:20 ilk bakışta işini savıp savuşturmuş, danalarcasına uyuyup ancak uykusunu aldıktan sonra kahvaltı edip birşeyler yazmaya tenezzül etmiş bir insana yakışır duruyor ama, amaa; başıma neler geldiğini gündelik sıradan kelimelerle anlatmam mümkün görünmüyor. Sabahın kör saatlerinde siz heyrânlarım için uykuya yatmış, sizlerin geleceğini yazmak için rûyalar görmekteyken, çok ayıptır söylemesi, eşşeğin kulak-burun-boğaz'cıya gitmesini zarurî kılacak cinsten yağmakta olan yağmur neticesinde elektrikler kesildi ve olaylar şöyle gelişti:
Rüyamda birtakım insanlarla konuşuyor, dayaloglar içersine giriyor, normalde sabah kalkınca anlamlar çıkarabileceğim olaylara şahit oluyordum. bir odada oturmuşuz şekerim, ve muhabbetin ortasında içeri odadan DAAT ! DAAT ! DAAT ! sesleri yükseliyor. "allah belanızı versin, LOST mu lan bura?!" diye sinirleniyorum. neyse ne diyorduk derken bakıyorum ki ses artarak devam ediyor. "ben bunları rüyamda görecek kadar dizi bağımlısı değilim ki" diye düşündüğüm anda (her bayanın rüyasında bir sawyer gördüğüne dair sağlam iddialar varmış ama ben böyle ucubik şeylerden kendimi muaf tutuyorum hayatım) aklıma uyanmak geliyor, bir de bakıyorum ki, şahsî kompüterimin (pc) bağlı bulunduğu yu-pi-es cihazı kendinden geçmiş, ötüyor da ötüyor. onu da voltaj montaj bahaneleriynen, ezelî hayranlarımdan biri takmıştı, ayak ısıtmaktan başka işe yaramıyor şerefsizim. neyse, rüyalarımdan ve ısıttığım çarşafımdan oldum, toplanıp evin muhtelif noktalarında rüyama devam etmeye çalıştım ama gel gör ki bugün için yalnızca 2 burç görebildim. Hiirvigo:
Yengeç burcuna mensup bayanlar bu akşam gelecek misafirlere kolonya tutup çay götürmek zorunda kalacakları için prison break'i ve o allah'ı görmüş gibi manyakcasına bakan mavi gözlü dövmeli çocuğu kaçıracaklar, ve ergen bir çocuk gibi mutfak köşelerinde annelerine "gerizekalı ! gerizekalı !" diyip kenardaki sigara böreğinden ziftlenecekler. onları sıkıcı ve sağlıksız bir akşam bekliyor. kereviz salatasından yememelisin, gaz yapar.
Ayrıca canım, bugün oğlak burcu irkekleri dalgalanan hormonlarına yenik düşüp birkaç aslan burcu bayanına asılmaları sonucu asil bir saç savurmayla reddedilip, sıkıcı günlerinin sonunda eve dönüp, kalanını da tv karşısında ellerinde unuttukları birayı üstlerine dökerek geçirecekler.
Hepiniz çok sıkıcısınız ve ölmenizi istiyorum.

Mete Oroloci ile Hava Duruşu #15


Çok Sevgili Havaseverler,

Geçen hafta da beyan ettiğim gibi oynak hava her gün bizi biraz daha şaşırtıyor, dehşete düşürüyor. Bilemedim; ya böyle bir garip durum içerisindeyim hava seven dostlarım. İş arkadaşım Kağan Bey'in de belirttiği gibi "Global ısınma sadece ısıtmıyor, dengesizleştiriyor da." Tamamen katılıyorum kendisine. Havaya bakın. Fırtına beklediğimiz günlerde sadece rüzgarını alabiliyoruz. Şöyle gümbür gümbür gelen karabulutları özledik dersem yalan olur. Ama üzmeyin kendinizi önümüzdeki günlerde biraz daha fırtına bekleniyor. Pazar günü son fırtına şansımızı da kaybederek buğlama sezonuna giriyoruz.

Günler kısalmaya başlamadan önce günlerimizi orada burada saklanarak kısaltmaya başlayacak olan sıcaklar pazartesi gününden itibaren kapımızda olacak. Haftanın geri kalanında artacak olan bu sıcaklar bu hafta plaza aynalarının üzerimizde amele yanığı oluşturmasıyla haftasonu 2 günlük kaçamak tatil yapmış arasında bir hava verecek sizlere. En azından solaryumlardan kurtulduğunuzu söyleyebilir hatta senenin ilk mayoyla güneşlenilen gününü yazın gelişi bayramı olarak kutlamaya başlayabiliriz. Yazın gelmesiyle birlikte açılan siesta sezonunu da her öğlen yarım saat uykumuzdan fedakalık ederek kutlayabiliriz ama aslen sıcaklardan boğulmamak için klimalı bir yer bulmamız gerekiyor. Serin günler dilerim.


Mete Oroloci plaza camlarının arkasından bildirdi.

6 Haziran 2007

Prof.İt.Erol ile İcat Çıkarma Seansları #2


Bilimin Kucakladığı Güzel İnsanlar,

Bugün sizleri senelerdir eksikliğini hissettiğiniz iki inanılmaz icatla kucaklıyorum. Senelerdir kaç doğumgünü geçirdiğinizi, kaç dilek tuttuğunuzu ve bunları nasıl unuttuğunuzu hatırlıyor musunuz? Hatırlamıyorsanız daha bile kötü ...

Dilek tutacağı tüm dileklerinizi özenle tutmak ve görerek hatırlamanızı sağlamak için Sibel Parfümeri tarafından geliştirildi. Dileklerinizi aklınızdan çıktığı anda tutarak sürekli gözünüzün önüne getiren bu icat 22. yüzyılın ilk icadı sayılabilecek ileri teknolojiye sahip. Sevgililer ve adak insanları için geliştirilen özel modelinde ise birden fazla dilek tutabilme ve birbirine bağlanabilme gibi özellikler bulunuyor. Her eve koliyle alınması gereken yeni icadımı beğendiniz mi?

Beğenmediniz mi?! Beğenmelisiniz! İşte bunun için bulunduğumuz yere tam oturacak ikinci icadıma geçmeliyim: Mantık çerçevesi...! Mantığın sınırlarını zorlayan durumlardan kurtulmak için her kişiye ozel olarak Güral Rostfrei'ın tasarladığı bu özel çerçevelerin kenarları Belgrad Ormanları tarafından özenle hazırlandı. Bana inanmıyorsanız yetkililere sorun! Hepsi birer tane kullanıyor bir süredir, bunun mantıklı olduğunu düşünüyorlar. Kaldığım yerden devam etmem gerekirse; kenarlarına notlar alarak sınırlarınızı ve uçlardaki davranışlarınızı belirleyebileceğiniz sınırlarınızı zorlayan bu icat 21 yüzyılın son icadı olacak teknolojiye şimdiden sahip. Plastik küçük cep modelleri de minimalizme yeni bir yorum getirmiş. Hepinize kullanmanızın çok mantıklı olduğunu söyleyebileceğim bu aletten herkese benden birer tane hediye.

Adreslerinizi bekliyorum.
Prof.İt.Erol